Marlboro Yok Geçmez

Affet beni Malbora
Seni terk etmek zorundayım.
Aramıza girdi iltihap isimli bir kevaşe.
Ve ben seni bugün terk etmezsem daha acı olacaktı sonumuz.
Şimdi duyacakların biraz canını acıtabilir.
İtiraf ediyorum çok kez aldattım seni başka sigarayla.
Çok güzeldin kabul ama çok da pahalıydın aynı zamanda.
Ve devlet denilen pezevenk her ay yeni bir zam yaptı sana.
Haklısın isminin yazılışı Marlboro
Kafiye tutsun diye yaptım bağışla.
Neyse hadi görüşmek üzere
Bak o kadar çok sevmiştim ki seni
Hâlâ diyemiyorum elveda.

Sevememgiliye

Sevememgilim,
Eğer en baştan anlatmak gerekirse hikayeyi
Başlıyorum.
Ben sende hiçbir etki yapmamışım
Oysa sen beni Beşiktaş kontra atağa çıkıyormuşcasına heyecanlandırıyordun.
Yazık oldu.
Ofsayta yakalandı sana dair tüm planlarım.
Ve ben asla bir Mario Gomez olamam.
Ofsayttan nasıl kaçılır hiç anlamadım.

Umutlar ve Unutlar

Unutları bırak, umutlar ikimize de yeter.
Son öpüşmemizin üzerinden tam bir yıl geçti.
Yani elli iki hafta yani üç yüz altmış beş gün yani sekiz bin yediyüz altmış saat yani beşyüz yirmi beş bin altıyüz dakika.
Ve daha bilmem kaç yüz saniye ve salise.
Neyse
Şimdi tam burda alacakaranlığında yeni yıl sabahının
Sana biriktirdiğim gözyaşı havuzunda aldığım abdestle doğruluyorum huzuruna.
Geri dön !
Gel !
Ne varsa geçmişte kalan sünger çek.
Unut, unuttur yaşayamadıklarımızı.
Hikâyemizi baştan yazalım mürekkep çok.
Yokluğun kadar çok.
Sessizliğin kadar keskin bir soğuk yalıyor saçlarımı.
Açılarıma gönye tutsan sana çıkar.
Alçılarım dökülüyor bak.
Kemiklerim yan kaynamış birleşmiyor ellerim.
Affet beni.
Affet.
Seni çok özledim.
Affet beni
Seni çok seviyorum.
Özür dilerim.